Paul Sacher'in Bilinmeyen Yönleri

-
Aa
+
a
a
a

İsviçreli işadamı, sanat hamisi ve orkestra şefi Paul Sacher üzerine Almanya'da yayımlanan ve önümüzdeki günlerde Britanya’da da piyasaya çıkması beklenen "Symphonie der Träume - Das Leben von Paul Sacher” (“Düşler Senfonisi - Paul Sacher'ın Yaşamı ") adlı kitap The Times gazetesinden Richard Morrison'ın yorumuna göre ünlü müzik adamının "karanlık yüzünü" ortaya koyuyor.

1906-1993 yılları arasında yaşayan Paul Sacher, yaşamı boyunca modern müziğin koruyuculuğunu ve destekçiliğini yapmasıyla ünlenmişti. Sacher, 60 yıl boyunca aralarında Bartok, Stravinsky, Britten, Honegger, Hindemith, Richard Strauss, Milhaud ve Tippet gibi 20. yüzyılın önde gelen bestecilerine120'den fazla yapıt sipariş etti. Bela Bartok'un 1937 tarihli "Yaylılar, Vurmalılar ve Çelesta için Müzik", Richard Strauss'un "Metamorphosen" adlı 1946 tarihli yaylılar için bestesi, Sacher'ın sipariş verdiği yapıtlar
arasında yer alıyor. Sacher, Richard Strauss'a Metamorphosen'ı sipariş ettiğinde Alman besteci en mutsuz günlerini yaşıyordu. Sacher bu sipariş için Strauss'a (kısa bir yapıt için çok yüksek bir rakam denilebilecek) 5000 İsviçre Frankı ödemekle kalmadı, zor durumdaki besteciden yapıtın otograf partisyonunu 5000 İsviçre Frankı daha ödeyerek satın aldı. Ödemeler bununla da kalmadı çünkü Richard Strauss, Paul Sacher'a teslim ettiği nüshanın yapıtın otograf nüshası olmadığını itiraf etti ama Sacher bunun üzerine besteciyle ilişkilerini kesmek şöyle dursun, bu kez "gerçek" otograf nüsha için cebinden 5000 İsviçre Frankı daha çıkarıp verdi.

Sacher'ın Basel'da bulunan evi geçen yüzyılın önde gelen bestecileri ve müzisyenleri için bir tür sığınak gibiydi. Ölümü bekleyen Martinu o evde son haftalarını geçirdi. Honegger ve ailesi bir sene boyunca hiç para ödemeden o evde yaşadılar. Genç Boulez ve sürgündeki Rostropovich o kadar sık gelip gidiyorlardı ki Sacher'ın evine, kaldıkları odalar "Slava'nın Apartmanı", "Pierre'in Odası" diye anılıyordu.

Sanata valyumun katkısı

Peki Paul Sacher bütün bu masrafların altından nasıl kalkıyordu? Gerçi işadamı olduğunu söyledik ama yanına bir de "dünyanın en zengin birkaç insanından biri" ifadesini eklersek sanırız ortada muamma kalmaz. Sacher'ın çok büyük bir servetin sahibi olmasının ötesinde o serveti nasıl elde ettiği çok daha ilginç bir ayrıntıdır. Paul Sacher'ın ailesi zengin değildi. Babası oğlundaki müzik tutkusunu farketmiş ama onun bilim alanında çalışmasını arzu etmişti. Genç Sacher'ın düşü hep bir orkestra şefi olmaktı, bu düşünü daha 16 yaşındayken okulunda bir orkestra kurarak gerçekleştirebilmişti.

Sacher modern müzik tutkunuydu. O dönemde, yani 1920'lerde yaşayan bestecilerin yapıtları hemen hiç duyulmuyordu. Parasız ama tutkulu Paul Sacher 20 yaşındayken Basel Oda Orkestrası'nı kurdu. Bu orkestra sadece çağdaş müzik çalan, o zamana kadar kurulmuş ilk topluluktu. Sacher ve topluluğu genç İsviçre entelijansiyasının dikkatini hemen çekti ve etrafında geniş bir hayran kitlesi yarattı. Bu hayranlardan biri de İsviçre'nin en büyük ilaç firmalarından biri olan Hoffmann-La Roche'un tek mirasçısı konumundaki bir işadamıyla evli olan heykeltraş Maja idi. Sacher'ın yaptıklarına ilgi duyan Maja ve kocası çağdaş sanatla çok yakın ilişki içindeydiler. Karı-koca, Picasso, Ernst, Chagall ve Miro gibi çağdaş ressamların eserlerini topluyorlardı.

Mutlulukları kısa sürdü çünkü Maja'nın zengin kocası bir araba kazasında öldü.38 yaşındaki genç bayan bir anda İsviçre'nin en

Paul Sacher ve karısı Maja (1976)

zengin dulu oluvermişti. 28 yaşındaki Dr. Paul Sacher ayağına kadar gelen fırsatı kaçırmadı ve kendisinden 10 yaş büyük Maja ile evlendi. Sacher kısa zaman içerisinde Hoffmann-La Roche imparatorluğunun yönetimini ele geçirdi ve 1960'larda piyasaya sürdüğü "Valium" sayesinde turnayı gözünden vurdu. Valium ile birlikte serveti katlanan Sacher 1973 yılında Forbes dergisinin yayımladığı listede dünyanın en zengin üçüncü adamı olarak gözüküyordu.

Kadınlara düşkündü

Peki karısı Maja sayesinde inanılmaz bir serveti kucağında bulan Paul Sacher, karısına olan minnet borcunu ödeyebildi mi? "Symphonie der Träume - Das Leben von Paul Sacher "in Avustralyalı yazarı Lesley Stephenson'a bakılırsa, "hayır." Kitapta Sacher'ın gayrimeşru ilişkileri tüm detaylarıyla ortaya dökülmüş. Daha Maja ile evlenmeden önce Sacher'ın on yıldır devam eden bir ilişkisi varmış, Maja ile evlenebilmek için kestiği bu ilişkisini daha sonra kaldığı yerden yıllarca sürdürmüş. Karısının, bir Alman kontuyla evli olan kuzeni ile de bir gönül macerası yaşamış Sacher ve bu ilişkiden doğan iki kız çocuğu yıllar boyu annelerinin evine gidip gelen "Paul Amca"larının aslında babaları olduğunu yıllar sonra öğrenebilmişler. Bu gerçeği onlarla birlikte öğrenen bir kişi daha varmış... Karısı Maja...

Sacher'ın 70'li yaşlarındayken gizlediği bir başka çocuğu daha varmış. 38 yaşındaki bir doktorla ilişkisinden doğan bu çocuk, kadının 3 yıl sonra kanserden ölmesiyle Sacher'a kalmış. İşin en anlaşılmaz tarafı ise Maja'nın bütün bu olup bitenlerden haberi olup da sesini çıkarmamış olması. Times yazarı Morrison'a göre Maja ya bir azize ya bir aptal ya da bir kördü ya da hepsinden birazcıktı.

Her şeye rağmen bu ilginç yaşamın sahibi Paul Sacher'a son tahlilde bütün müzik dünyası kocaman bir teşekkür borçlu olmalı. Uzun ömründe zordaki nice besteciye el uzatmış, günümüzde dinlenen 120 yapıtın siparişini vermiş, dünyanın ilk modern müzik orkestrasını kurmuş, Basel'da; özellikle Stravinsky koleksiyonuyla seçkinleşen mükemmel bir kütüphane kurabilmiş çağdaş müziğin gelmiş geçmiş bu en büyük patronunun özel yaşamına ışık tutan kitap mutlaka okunmalı...

Klasik müzik web sitesi Müzik Magazin için tıklatınız:www.muzikmagazin.net